Metin Okuma

(Hilmi Yavuz)

Metin okuma: Teori ve pratik

Bir metin nasıl okunmalı? Edebiyat teorileri, bunu ya (i) yazar merkezli olarak okuma, yani, ‘yazarın niyeti’ni (‘intentio lectoris’) açığa çıkaracak bir okuma; ya (ii) metin merkezli okuma, yani ‘metnin niyeti’ni (‘intentio operis’) açığa çıkaracak bir okuma; yahut da (iii) okur merkezli okuma, yani ‘okurun niyeti’ni (‘intentio lectoris’) açığa çıkaracak bir okuma biçiminde öbeklendirirler.

Oysa eleştiri pratiği, edebiyat teorilerinin bu kesin sınırkoyucu öbeklendirmelerini aşan, teoriyle pratiğin örtüşmediği durumlarla karşı karşıya bırakır bizi. Gerçekten de, edebiyat teorilerinin ‘yazar’, ‘metin’ ve ‘okur’u birbirinden katı ve kalın çizgilerle ayırarak temellendirdiği yaklaşımlara, eleştiri pratiklerinde ne kertede bağlı kalındığı, üzerinde durulması gereken kışkırtıcı bir sorudur.

Hans-Georg Gadamer’in ‘Wahrheit und Methode’de, okurla metin arasında bir yorumbilimsel dialog biçiminde gerçekleştiğini önesürdüğü okuma biçimi, tam da, edebiyat teorisi ile eleştiri pratiğinin birebir bir mütekabiliyet içinde bulunmadığını gösteren tipik bir örnektir. Hem okur hem de metin, anlam üretme sürecine ilişkin okumada birlikte varolurlar Gadamer’e göre. Prof. Dr. Şara Sayın’ın ‘Metinlerle Söyleşi’sinde belirttiği gibi, ‘Okur-metin ilişkisinde okuru özgür, bağımsız bir özne, metni ise öznenin üzerine eğildiği dural [statik H.Y.] bir nesne olarak değil, her ikisini de etkileşim süreci içinde oluşan bir bütün olarak görmek gerekir.’ Yorumbilimsel söyleşide okur, kendi ‘önyargıları’ ile metne yaklaşır. Gadamer, ‘önyargı’ kavramını, Aydınlanma’nın getirdiği olumsuzlayıcı yaklaşıma karşılık, olumlayarak kavramsallaştırıyor ve ‘önyargılara karşı önyargılı olmamamız gerektiğini’ hatırlatıyor. Prof. Sayın’ın deyişiyle, ‘önyargı, yanlış yargı değil, […] doğruyu olduğu kadar yanlışı da içerebilen yargıdır’. Doğru olanı yanlış olandan ayırmak için de Gelenek’e başvurmak gerekir Gadamer’e göre. ‘Geçmişi olduğu kadar bugünü de içeren geleneğin belirlediği, yönlendirdiği […] olumlu […] önyargılar aracılığıyla metne yaklaşarak geçmiş ile bugün, metin ile okur arasında bir köprü kurabilmek ve böylece anlama sürecinin ilk adımını atar.’

Gadamer’in önyargılar, dolayısıyla da Gelenek’le inşa ettiği tarihsellik’in yerini, Stanley Fish’in ‘Is There a Text in This Class?’ adlı kitabında, ‘yorumlama stratejileri’ (’interpretive strategies’) alır; – ancak temelli bir farkla: Gadamer, yorumbilimsel okuma’nın nesnel bir okuma olduğu kanısındadır; Fish ise, ‘yorumlama stratejileri’nin nesnellikle hiç ilgisi olmadığını! Fish, ‘Is There a Text in This Class’ta, Edebiyat’ın ‘konvansiyonel bir kategori’ olduğunu ve ‘herhangi bir tarihte neyin ‘edebiyat’ olarak tanındığı[nın], onun öyle olduğunu kabul eden cemaat kararının bir fonksiyonu’ olarak karşımıza çıktığını söyler. Dolayısıyla, metni anlamlandıran, okurun kendisiymiş gibi görünse de, okur, ‘toplumda içinde yaşadığı ve değerlerini benimsediği kesimin’ (-ki bu kesim, Fish’e göre ,’yorumlama cemaati’nin ta kendisidir) dayattığı ‘yorumlama stratejileri’nin belirlediği bir konumdadır. O nedenle de, Fish’te Gadamer’in aksine, ‘yorumlama stratejileri’ okuma sonrasında ‘yürürlüğe konulmaz’lar: ‘[Yorumlama stratejileri] okumanın biçimidirler ve okumanın biçimi oldukları için de, metne biçimini verirler; genellikle kabul edildiği gibi, metnin [içinden] çıkmaz, tersine metni [dışarıdan] inşa ederler.’ Başka bir deyişle söylemek gerekirse, ‘bu stratejiler, okuma ediminden önce gelirler ve önce geldikleri için de neyin okunduğuna biçim verirler;- çoğu kez zannedildiği gibi, bunun tersi değildir sözkonusu olan…’ Dolayısıyla Fish’e göre, ‘anlamı üreten ne metin ne de okur’dur;- ‘yorumlama cemaatleri’dir! ‘Yorumlama cemaatler’i de çok olduğuna göre, eleştirinin işlevi, doğru okuma yolunu belirlemek değil, okumanın çok sayıdaki olası perspektiflerden hangisinden yola çıkılarak yapılacağını belirlemektir.’ Fish, şu sonuca varıyor: ‘Bir zamanlar, yorumun, her biri, deyiş yerindeyse, tek seçicisi konumunda bulundurularak birbiriyle rekabet halinde gösterilen ögelerinin (metin, okur, yazar) tümü, şimdi, yorumun ürünü olarak görünmektedir.’ ‘Yorumlama cemaatleri’ni belirleyen nedir? Marksizm anlamda ‘sınıflar’ mıdır, yoksa başka bir toplumsal yapılanmadan mı söz ediliyor? Bu konuyu irdelemeye devam edeceğim.

Okuma Biçimleri: Metin diye bir şey var mı?

Bir metnin nasıl okunması gerektiğine ilişkin, birbirinden farklı teorik yaklaşımlar olduğunu biliyoruz. Geçen haftaki yazımda, Stanley Fish’in ‘Is There a Text in This Class?’ta önesürdüğü görüşlerden söz açmıştım: Hatırlayacaksınız, Fish’e göre, okur, metni ‘toplumda içinde yaşadığı ve değerlerini benimsediği kesimin’ dayattığı ‘yorumlama stratejileri’ (’interpretive strategies’) bağlamında ele almak durumundadır.

Okurun ‘içinde yaşadığı ve değerlerini benimsediği’ kesime, Fish, ‘yorumlama cemaati’ (interpretive community’) adını veriyor. Dolayısıyla Fish, metnin ‘anlam[ını] üreten[in] ne metin ne de okur’ olduğu kanısındadır. Ona göre, yazar da, metin de, okur da, ‘yorumun ürünü’dür.

Burada sorulması gereken soru, Stanley Fish’in okuma biçiminin Marxist bir okumadan farklı bir yaklaşıma işaret edip etmediği olmalıdır. Gerçekten de Fish’in ‘yorumlama cemaati’ olarak kavramsallaştırdığı topluluğun, Marx’ın ‘sınıf’ kavramıyla atıfta bulunduğu topluluktan; dolayısıyla da, Fish’in ‘yorumlama stratejileri’ ile kastettiği ne ise onun, Marx’ın ‘ideoloji’ ile kastettiği şeyden farklı olup olmadığı, üzerinde durulması gereken, kışkırtıcı sonuçlara varılmasını olanaklı kılan bir sorudur.

Kışkırtıcı, çünkü bu mesele, metnin varlığına ilişkin bir ontolojik arkaplan üzerinden irdelenmeyi gerektiriyor. Stanley Fish, metnin maddi bir kimliği olmadığını, ya da Anthony Easthope’un deyişiyle ‘gösterenlerin maddeselliğine dayanan biçimsel ögelerin, yorumlama cemaati dışında bir varlığının olamayacağı’nı, dolayısıyla da, anlamın da bir yorum-etkisi’nden (’an effect of interpretation’) öte bir şey ifade etmediğini önesürmektedir. Bu, metinle, onu yorumlama stratejileri bağlamında anlamlandıran okur arasındaki ilişkinin, bir tür Berkeley’ci Idealizm temelli bir İmmateryalizme dayandığını gösterir. Fish, neredeyse öylesi bir dilegetirişle söylüyor bunu: Metindeki gösterenlerin (sıfatlar, fiiller, ölçü, aliterasyon, kafiye vb.), ‘bazan göze görünür, bazan da görülmez’ olduklarını öne sürüyor;- tıpkı Berkeley ve onun izinden giden İmmateryalistlerin önesürebilecekleri gibi!…

Hiç kuşku yok: Marxist bir okuma, metnin maddesel-olmayışını (’immateriality’) bir felsefi veri olarak kabul etmeyecektir. Bu durumda da okuma uğraşının, okurun ‘ideoloji’si ile metin arasında bir ilişki olarak temellendirilmesi, elbette mümkün değildir. Öyleyse, Fish’in ‘yorumlama strateji’sini ‘İdeoloji’ye’, dolayısıyla ‘yorumlama cemaati’ni de ‘sınıf’a indirgemek sözkonusu olamıyor.

Stanley Fish, Is There a Text in This Class’ta şaşırtıcı okumalar yapıyor. Öğrencilerinden, tahtaya altalta yazdığı (ve onların kim olduklarını bilmediği) beş özel ismin, bir dinsel şiir olduğunu bildirerek yorumlamalarını istiyor. Öğrencilerin de bunu yaptıklarını, bu beş özel ismi, bir şiir gibi okuyarak yorumladıklarını belirtiyor. Easthope’un ‘Literary into Cultural Studies’te söylediği gibi, Fish, ‘metin diye bir şey yoktur; sadece okur ve onun yaptığı yorum vardır!’ konusundaki görüşünü kanıtlamak için yapıyor bunu…

‘Metin yok yorum var!’ Bu görüş, aslında Nietzsche’nin ‘Ahlakın Soykütüğü’nde ‘İyi’ ve ‘Kötü’ sözcükleri bağlamında önesürdüğü düşüncelerin, edebiyat teorisi alanına uygulanan bir varyantı sayılabilir. Foucault da, ‘sözcükler, aslında, yorumdan başka bir şey değildirler; bütün tarihleri boyunca, birer işaret olmadan önce, birer yorum olmuşlardır’ der ve yorum’un işaret’e olan önceliğinin, modern hermenötiğin temelkoyucu özelliklerinden biri olduğunun altını çizer.

Stanley Fish, öyle görünüyor ki, Berkeley’ci bir İdealizm ile Nietzsche’ci bir Perspektivizm arasında, bir arada, konumlandırıyor edebiyat (okuma) teorisini…

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s