(Fatih Yetim)
Mavi! Beyaz! Kırmızı!… Tribün tezahüratlarına pek uygun olmasa da Fransız bayrağının renklerini oluşturan bu üçlemenin bir manası ve bir hikâyesi olmalı şüphesiz. Bu arada Fransa’da elinize geçen herhangi bir resmi evraka dikkatli bakarsanız bu üç rengin ortasında Frikya bonesi taşıyan bir kadın büstü daha göreceksiniz, altında her resmi kurumun girişini süsleyen “Liberté, Égalité, Fraternité” (özgürlük, eşitlik, kardeşlik) sloganıyla birlikte meşhur Marianne figürü. Resmi belgelerdeki tek kadın figürü o değil elbette. Başında güneş tacı bulunan ve resmi devlet mührü olarak kullanılan Cérès’i hukuki belgelerde rahatça görmek mümkün. Eğer Fransa’da yaşıyorsanız, ertelediğiniz borçlarınızdan dolayı size gönderilen “huissier” (icra) mektuplarından birine bakmanız yeterli. Diğer bir bayan şöhret ise daha çok Fransa’da basılan metal paralarda kendine yer bulan “ekin eken abla” figürü: La Semeuse.
Peki, Fransa milli takımı formalarında gördüğümüz, aynı zamanda Fransa Futbol Federasyonu’nun da sembolü olan şu meşhur kümes hayvanı, horoza ne demeli; Fransızlarla nasıl bir tarihi bağı var acaba? Ya da her köşe başı karşımıza çıkan anıt mezarları süsleyen, iki yatay bir dikey çizgiden oluşan Lorraine Haçı neyi ifade eder?
Soldan sağa mavi, beyaz, kırmızı renklere sahip Fransa bayrağı 1789’da Devrimci Fransa’nın bayrağı olarak tasarlanmıştır. Napoléon döneminde de bu özelliğini koruyan üç renkli bayrak 1814’de Fransa’nın krallığa tekrar dönmesiyle yerini asıl kraliyet ve Katolik bayrağı olan beyaz renkli bayrağa bıraktı. Fransa bu saf beyaz bayrağı 1830 devrimine kadar kullandı. Haddizatında bugünkü bayrağın barındırdığı üç rengi açıklayan bazı tarihçiler beyaz rengin kraliyeti temsil ettiğini iddia ederler. Cumhuriyetçilere göre ise beyaz eşitliğin renginden başka bir şey değildir. Aynı şekilde, kendisine özgürlük manası verilen mavi rengin ise aristokrasiyi temsil ettiği dedikoduları dolanır dilden dile. Rengini kandan alan kırmızıya gelince, kardeşliğin sembolü olduğu malum. Anlaşıldığı üzere, bu üç renk Fransa’nın sloganı olan özgürlük, eşitlik ve kardeşliği temsil ediyor.
Devrim; monarşiyi, armalarını, zambak çiçekli amblemlerini reddetmiş olduğundan yerine bir şeyler konması gerekiyordu. 1792’de, Fransızlar için asırlardır özgürlüğün sembolü olan Frikya bonesi devlet mührü olarak kullanılmaya başlandı. Fransız ressam Eugène Delacroix’nın Devrim’i temsil eden meşhur tablosu “la liberté guidant le people” (halka yol gösteren özgürlük) de halka yol gösterdiği iddia edilen “özgürlüğün” Frikya boneli bir kadın olduğunu görebilirsiniz. Diğer yandan, Marianne ismi ve figürü 1830’larda kurulan gizli bir sol örgütle meşhur olmuş, devrimin ve cumhuriyetin en önemli figürlerinden birine dönüşmüştür. Devlet mühürlerinde ise Frikya bonesinin yerini güneş tacı almıştır. Fransız heykeltıraş Bartholdi’nin eseri olan New York’taki Amerikan özgürlük anıtı da aynı güneş tacına sahiptir. Kısacası, Marianne hep kalmış ancak saçının aksesuarlarını değiştirmekle yetinmiştir. Kadın figürlerinin yaygınlığı Fransa Cumhuriyeti’nin kadın olarak temsil edilmesinden kaynaklanır. Bu temsilin diğer iz düşümlerini meydanları süsleyen heykellerde görebilirsiniz.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman ordularına karşı direniş mücadelesi veren Fransızların kendilerine sembol olarak seçtikleri Lorraine Haçı, Vichy hükümeti döneminde (1940-44) Fransa bayrağının ortasına konularak Fransızların üstünlüğü simgelenmeye çalışılmıştır. 1958-59 yıllarına gelindiğinde, Lorraine Haçı cumhurbaşkanlığında en yüksek düzeyli memurlara verilmeye başlanmış ve ilk taşıyan kişi de General de Gaulle olmuştur. General de Gaulle, Elysée Sarayına çıkışını simgeleyen madalyanın üzerindeki cumhuriyetin temsilcisi kadın figürünü (Marienne) kaldırıp yerine Lorraine Haçı’nı koymuştur.
Horozun bir Fransız sembolü olarak kullanılması ise Marianne’dan daha eskiye dayanır. Sebebi, bazılarının hakaretamiz dediği gibi “ayakları çöplükteyken ötebilen tek hayvan olması” değildir şüphesiz. Horoz, Hıristiyanlıkta açıkgözlülüğün sembolüdür aslında. Latincedeki Galya (Fransa coğrafyasının eski adı) ve horozun yazılışlarındaki benzerlik (Gallus – gallicus) bu kümes hayvanını popüler kültür içinde Fransızlaştırmıştır (Denizlililer alınmasın lütfen). Hatta Fransız tarihçi Maurice Agulhon’a göre “horozun gururlu, mücadeleci özelliği ve erdemleri ile herkes tarafından bilinen Fransızlara ait erdemler benzeşmektedir.” Ancak Fransızlar monarşi döneminde kullanılan kartal ve aslan figürleri karşısında basit bir kümes hayvanı olan horozu devletin resmi siyasi haysiyeti bakımından arka planda tutmaya özen göstermişlerdir. Tarihte askeri anıtlarda dahi kullanılan horoz figürü, günümüzde daha çok sportif alanlarda bir sembol olarak kullanılır.
çok teşekkürler 🙂